Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Sevgili Halil Rıfat Paşalılar
Bu Mahallenin adı önceden Kaptan paşa mahallesiydi. Ama adının sonradan Halil Rıfat Paşa olarak değiştirilmesi daha anlamlı oldu.
1961 yılında bu semtte İnhan ’lı Sokakta dünyaya geldim. Evlerimizde elektrik vardı ama su yoktu. İlk önceleri bir su tankerinin doldurduğu su deposundan su taşıdık. Birde acı çeşme vardı ama içilmezdi. Sonradan mahalle çeşmelerinden su taşıdık. Babalarımızın akşamları su kuyruklarında beklerken çeşme başı sohbetlerine doyum olmazdı. Yıkanan bulaşıkların durulama suları bile biriktirilip dikilen ağaçların dibine dökülürdü. Şimdi o ağaçların kesilmiş olması çok acı veriyor.
Mahallemizde o zaman bir okul bile yoktu. Büyüklerimiz 1.sınıfı şu anda Ertan sokakta bulunan bir evde okumuşlardı, daha sonra da barakalara geçtik.
Bir semt pazarımız yoktu. Feriköy pazarına giderdik annemle yürüyerek. Dönüşte Pazar yükü ile Feriköy deresine kadar yokuş aşağı gelmek kolaydı ama, mahalleye girerken çıktığımız yokuş çok yoruyordu.
Mahalle çeşmesinden on sefer yaparak doldurduğum, bahçeyi sulama bidonu dolduğunda, yazlık sinemaya gitme hakkı kazanırdım. Manolya, Tayfun ve Dereyolu’ ndaki Hürriyet yazlık sinemalarını hatırladınız değil mi? Bazen de sinemada filmi bedava seyretmek amacıyla, akşama doğru oynayan filmi tanıtmak için sokak sokak afiş dolaştırırdık 2 kollu afiş tahtasıyla.(Alo Alo dikkat dikkat, bu akşam manolya yazlık sinemasında senenin en muazzam filmi oynamaktadır. Başrollerde Ayhan Işık, Türkan Şoray…)
Geceleri karaltısından bile tanıdığımız insanların yaşadığı, sokaklarında uçurtma uçurduğum, çember çevirdiğim, çelik çomak, uzun eşşek, kukalı saklanbaç oynadığım, topaç çevirdiğim, top oynadığım, çocukluğumuzun yoklukla ama mutlulukla geçtiği bu mahalle artık hızla değişti. Yeni düzene nasıl alışacağız bilmiyorum. Eskilerden çok az kişi kaldı. Aslında genel geçer mantık ile bakarsanız mutlu son hikayesi bile denebilir buna. Zamanı gelen binalar yıkılacak, yerine çağa uygun yenileri yapılacak mal sahipleri zengin olacak. Sobalı, çatısı akan, toza toprağa açık evlerden tertemiz evlere geçilecek.
İşte mahallemizdeki mutlu son da tam bir mutlu son değil. Özellikle yaşayacak zamanının az kaldığını düşünenler için hayatın tadı tuzu kaçmış halde çarpıyor.
Bu mahallenin kedileri, köpekleri, bahçe duvarına dayanarak sohbet edeceğiniz orta yaşlıları, duvarın dışına doğru dalları sarkmış meyve ağaçları, dar girişli iki katlı sevimli evleri ve hepsinden önemlisi tarihe tanıklık etmiş son kibar insanları bir süre sonra olmayacak.
Yazacak o kadar çok şey varki, daha Topal’ın deresinden, bayramlarda salıncaklar kurulan ceviz ağacının olduğu yerden bile bahsedemedim.
İnsan dediğin ‘yek katre hun, hezar endişe’ (bir damla kan, bin endişe) demiş eskiler. Buna hatıraları da eklemeli. Ötesi yok.
Bu mahalleye emekleri geçen insanlardan hayatta olanlara sağlık, göçenlere Rahmet diliyorum.
Saygılarımla,
Ahmet Necmettin KESER